Evden uzaklaşmak iyi gelir demiştim ama dönünce yaşadığın şeylerin asla değişmeyeceğini farkedince gitmekte saçma geliyor. Evdeyim evet gene nefes almamı engelleyecek faaliyetler var burda.
Dyg: ee baba ben yokken bi hafta bilgisayarın başından kalkmamışsındır herhalde,
Baba: yoo ben sen olunca oturuyorum oraya.
Olurda bu kadar inadına olmaz be kardeşim.
Eve dönüşte yanımda rubik küpü ve tatilde okuyabileceğim dört kitapla geldim , okuryazarlık oranımı yazın artıracağıma eminim.
İletişim araçlarından uzak kaldığım 5 gün boyunca bana ulaşan arkadaşlarım yüzümde güller açtırdılar sağolsunlar. Mutluluğun sırrını bile öğrendim hatta sizinlede paylaşıcam.
Gelen kutusu: 1. Anlatıyorum oturuyosun demi tek kalçanı hafif kaldır sağa doğru 60 derece yap ve ohh mutluluğun sırrı. -Anlayana alkış :)- Önemli olan mesajın içeriği değil hatırlanmaktı belkide 'özlenmek.
2. Yaşamak - emin olmamak-
Geçenlerde konusu geçmişti , ben kimseyi özlemem demiştim . Aslına bakarsak genede özlememiştim kimseyi , bana sarılıp gözleri dolan o bedenleri . Tek özlediğim özlenmekti belkide , özlenme ihtiyacı. Sırf o yüzden uzaklaşmak istemiştim.
Rubik kübü çözmek harbi zormuş , eniştemle tepkimiz şuydu ' ee biz gerizekalı mıyız yani ?' Şimdilik içimi ferah tutuyorum zaman göstericek :D
Bunlarda duygu kuralları ;
Felsefem: Kimliğini deşifre etme , arkadan geliyorlar.
Hayat:Gülmek , inadına daha çok gülmek.
Çocukluk:Önce büyümem gerek.
Güneş:Ay'a baksan aşk der , bana kalsa yaşamak.
Gözler: İçindeki gülümsemeyle güzel.
Yıldızlar: Korku. Belkide yıldızların kararsızlığından korkuyorum- Gözlerini kapamak-.
Güzellik: Cisim değil isim.
Sevgi: Birlikte mutlu olmak , gözlerindeki o gülümseme.
Aşk: Kabullenmektir bile bile.
Müzik: 2 yıl önceydi sanırım telefonum çaldı , açtım dinle dedi.Kendi sesinden şarkıyı söyledi gitar çalarak. ' Rüzgarlığı anlat bana senin gibi esmeliyim , bana esmeyi anlat bana sevmeyi anlat..' Sevgidir müzik.
Dost: Aslında dostluklarda kardanadam gibidir eriyecekleri bile bile inşa edilir. Kapım neden hiç çalmıyor ? Fotoğraflardaki insanlar hatırlıyorlar mı beni (?), bunların yüzleri çok tanıdık.
Para: Yiyin için , gezin eğlenin bugün herşey benim düş kumbaramdan.
Zaman: Kıymetini bilmeyene saniyeler bile kısa gelir.
Kadınlar: Ah dostum şu kadınlar diye başlayan yüzlerce cümle kurabilirim ama her seferinde ucu bana dokunuyor.
Savaş: Zaferlerini bağışlayacak birileri oldukça farzdır.
Ağlamak:Karışıklık. Kahkahalarla güldükten sonrada ulaşılmaz mı bu mertebeye ?
Deniz: Hava yada su , farkeder mi ? Uçmak.
Ayna: Kadın; bu sizi olduğunuzdan daha kilolu gösterir.
2. kadın; diğerine geçiyim o zaman.
Dyg:aa ben buna bakıyım o zaman... Ama hala zayıfım.
Beyaz yalanlar söyler ama bazen onun bile elinden gelmez insanları gerçeklerden uzaklaştırmak. Her ne olursa olsun yaşamayı gerektirir.
Hayal: Zihnimizde ki konuşma balonlarını şişiren bi palyaço düşün , ölümüne en çokta ben üzülürdüm ama nefesi kesilene kadarda bırakmazdım düşünmeyi , vazgeçmezdim düşlerimden.
Şimdiden söyliyim o lanet küpü çözemezsem , sahtekarlığa yönelicem ( buldum bile rubik küpü çözme programlarını ama ilgilenmiyorum henüz).
İyimserlik aklıma ehliyet sınavına çalışan ablamı getirdi bi anda olsa .
* Bunuda çözünce kaç test kalıyor ? ııı Bisürü , iyiymiş.
İçimdeki çocuk sevgisi ;
Dyg: Sümüklü mendilimi yiyosun mal. Salya bulaştırdın gerizekalı !
Çocuk:tütü - tükürme ifadesi-
Dyg: Temizdi o ben burnumu silerken , sen ağzına sokunca pislendi yaa. ( Mendil direk çöpe )
Bitti ! ''Aşk hiç biter mi ?'' yazıyor kitabın sonunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder